Yazar: Stella Namet Abulafya
Instagram: @s_telllll
Yeni yıl denince akla yılbaşı, noel, aile ve karlı günler ile geyikleriyle ‘Noel Baba’ gelir. Oysa dünyanın yarısı için yeni yıl sıcak, deniz kenarı, sörf ve ailece bahçede barbekü demek.
Yazı denilince akla soldan sağa, 29 harf, latin alfabesi ve ingilizce gelir. Oysa dünyada konuşulan 7000 civarı farklı lisan, sağdan sola, yukardan aşağıya ya da sembollerle yazılan bir çok alfabe var.
Sağlıklı yaşam denilince probiotikler, organik gıdalar, spor, özel diyet listelerini düşünürken, dünyanın yarısının açlık sınırında olduğu, temiz su içmenin lüks olduğu, uçan haşerelerin menü olduğu düşünülemez bile.
Ama bizler bilinen şekillerde düşünmeye ve ona uyumlu hareketleri konfor alanımıza ekleyince farklı düşünmek zor tabii.
Peki bu kesin algılar, düşünceler değişebilir mi? İnsan konfor alanından çıkıp kendini değiştirmek isterse nereden başlamalı?
Hızla akan ama hala 24 saat olan zamanı acaba yeni alışkanlıklar edinmek için harcamaya değer mi?
Hep derler ve her zaman tartışma konusudur, “Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” Eğer bir değişim yapacaksanız bu iki altın kuralı da uygulamak bence çok doğru olacaktır.
Bilinçaltının görevi bizi korumak. Bu yüzden yenilikleri, değişiklikleri pek sevmez kendisi. Çünkü yenilik ve değişiklikler içinde kısmi miktarda risk içerir. Bilinçaltıyla risk birbiriyle pek sevişmediklerinden olsa gerek bizi her şeyden uzak tutmak için elinden geleni ardına koymayacaktır.
Sanırım bilinçaltı için en büyük risk Bilinmezlik. Bilinmezliği, belirsizliği sevmeyen bilinçaltımız bizi bilinenlere yönlendirerek korumayı seçecektir. Derler ki; ‘İnsan bilmediği cenneti yaşamaktansa, bildiği cehennemi yaşamayı tercih eder.’
Bilinçaltımız alışkanlıkları yarattıktan sonra onları korumayı seçeceği için alışagelmiş düşünce yapısını değiştirmenin kolay olmadığı kesin. Ancak istek varsa çok ama çok denemek, mücadele etmek ile değişmeyecek alışkanlık yoktur, deniliyor. Bunun için güçlü araçlara ihtiyaç var. Okumak, incelemek, gezmek, izlemek, yeni insanlarla iletişim kurmak ile onların hikayelerini dinlemekle bambaşka ufuklar açıp kendinizin hiç düşünmediğiniz, bilmediğiniz yönünüzle tanışmanız an meselesi olacaktır.
Bunu yazmak, söylemek kolay tabii ki ancak isteği yüksek olma surecinde olanlar abartı bulmayacaklardır, satırlardaki sözleri ve ivmeyi.
Hazır 2020’nin kıyısındayken acaba uzun zamandır içimize gömdüğümüz bir değişikliği başlatacak bir kıvılcım bulabilir miyiz?
Bir kitap alıp, yeni bir yer görmek için yola çıkabilir miyiz?
Asla yapmayacağımız bir şeyi kesinlikle yapar mıyız? Bu da benden beklenmez denilen bir söz söyleme cesareti gösterebilir miyiz? Öyle spora başlayacağım, rejim yapacağım türünden olmayan bir yeni yıl listesi yapabilir miyiz? Çok sevdiğimizi sandığımız bir ortamdan belirsiz bir ortama kendimizle girecek adımı atabilir miyiz?
İkili yıllar kendi tılsımını içinde taşır. 20-20 böyle bir yıl olsun.
4 yerine 6 tutulma ( em güneş hem ay) yaşanacak bu yıl için Astrologlar diyor ki; Tutulmalar işlemleri hızlandırır ve olayları tamamlamaya doğru iter. Yaşamımızda olanları yükseltirler ve çözüme kavuştururlar. Büyülü, yaşamı değiştiren ve tekrarların değil, kendimizi keşfetmenin yılı olsun.
Bu yıl derin derin nefes alıp, üstümüze yığılan işleri bırakalım. Teslim olup, bizi engelleyen şeyleri kesip atmak için iyi bir zaman.
İçinizden geleni yapın, işaretleri takip edin.
Harika bir yıl olsun.
Simdi benimle birlikte tekrar edin:
Hayatimin en mükemmel yılına girmek üzereyim…
Bir cevap bırakın