Yazar: Stella Namet Abulafya
Instagram: @s_telllll
Önünde bir kapı açılıyorsa, davet aldıysan neden girmeye korkar insan
Hepimizin zaman zaman hayatta açılan yeni kapılardan geçmişliğimiz vardır. Bu kapılar bazen beklenildiği şekilde açılsa da bazen sizi beklemediğiniz bir yöne itebilir.
Yakın geçmişte ülke değişikliğiyle kendimi, lisanını bilmediğim ama insanlarını çok iyi tanıdığımı düşündüğüm bir ülkeye yerleştirdim. Bu ülkede bildiğim tanıdığım hiçbir şeyi aslında bilmediğimi 1,5 sene sonra konfor alanımdan dışarıya çıktığımda fark ettim.
İş yerim finansal SORUNLARdan dolayı kapanmış ve kendimi bir anda yasal haklarımı tam bilmediğim ve nasıl iş arayacağımı bilmediğim bir ortamda buldum.
Ne tarz bir iş yapabileceğimi gayet iyi bilmeme rağmen nedense kendime olan güvenim lisanı da iyi bilmemekten oldukça aşağıda seyrediyordu. Bir WhatsApp grubunda bir tanıtım yazısıyla karşılaşmamla düşüncelerim bir hayli dönüştü.
Lisanı konuşamam, konuşulanları da anlayamam dediğim sekiz günlük Bir kurun sandalyesinde buldum bedenimi.
Ne kadar kötü olabilirdi ki, en kötüsü bir saat kalıp çıkarım deyip cesaretimi toplayıp, 25 kilometrelik yolu 1,5 saatte almayı göze alıp, devlet tarafından göçmenlere simit parası kadar bir ücretle neredeyse bedava verilen bu kursa, kursun değerinin en az 100 katı fazla otopark parasıyla eşdeğer, dünyanın belki küçük ama aşırı kalabalık, farklı ve ilginç şehri olan Tel Aviv’e doğru yola çıktım.
Kursu duyuran kişi arkadaşım değildi. Anlayacağınız hiç kimseyi tanımıyor, hatta kendimi ifade edebileceğimden bile emin olmadığım bu kapıdan girdim.
Kursa başladım, her günün programını, her günün egzersizlerini ve her günün sunumlarını bu ülkenin kendi özgün lisanıyla yaptım.
Bugün kursunun son günüydü. Sekiz gün önce bu kapıdan girdiğimde bu kadar keyifli ve başarılı olabileceğimi hiç aklımdan geçirmemiştim. Tersine 1 saat sonra çıkarım belki diye girmiştim. Kursun sonunda iki yüzden fazla yeni kelime, 15 yeni insan tanıdım. Her biri başka bir ülkeden bambaşka bir sebeple buraya yerleşmiş, benim gibi iş arayan, hayat kurmak, hayallerine ulaşmak isteyen, hayattan ve kültürün farklılığından ve de gerçeklerden ürken insanlar tanıdım. Eğer ben o yazıyı okuduğumda “Aman ne işim var, zaten lisanım iyi değil, hazır çalışmıyorken dön arkanı uyu,” demiş olsaydım, ne bu kadar özgüvenim pompalanacaktı; ne de nasıl iş aranacağının ipuçlarını elde etmiş olacaktım. Ne de herkesin benim gibi ürkek olduğunu ve destek beklediğini fark edecektim.
Kutunuzun içi keyifli ve huzurlu olabilir ama doğmak için kendinizi dışarıya doğru ittirmeniz şart. Azıcık acıyor ama sonra size sevgiyle sarılan koca bir evren buluyorsunuz.
Bu yazıyı bu portalda paylaşmamın sebebi bu sitede size sunulan her şeyin sizi bambaşka bir bilince taşıyacağını fark edin ve açılan kapıdan girmekten çekinmeyin.
Bir cevap bırakın